İsrail'in Suriye'de ne işi var?
İsrail güçleri, Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın devrilmesinden bu yana Suriye'de 480'den fazla hava saldırısında askeri havaalanlarını, kimyasal, araştırma ve elektronik savaş merkezleri de dahil olmak üzere silah depolarını hedef aldı. Liman kenti Lazkiye yakınlarında da Suriye gemilerine saldırı düzenlendi. İsrailli yetkililere göre bu eylemin amacı, Suriye'yi kimin yöneteceğinin belli olmadığı bir dönemde askeri teçhizatın İsrail'in niyetlerinden şüphe duyduğu güçlerin eline geçmesini engellemek.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail'in "havalimanları ve depoları, uçak filoları, radarlar, askeri sinyal istasyonları ve birçok bölgede çeşitli yerlerdeki çok sayıda silah ve mühimmat deposu dahil olmak üzere Suriye'deki en önemli askeri tesisleri yok ettiğini" söyledi. Suriye eyaletleri." Üst düzey bir güvenlik kaynağına dayandıran İsrail medyası, saldırıları ülke tarihindeki en büyük hava kuvvetleri operasyonu olarak nitelendirdi.
Çatışmanın gelişimi ve tarihi
Geçtiğimiz on yılda Suriye, modern Orta Doğu tarihinin en zorlu çatışmalarından biriyle karşı karşıya kaldı. 2011 Arap Baharı kapsamında daha geniş bir protesto dalgasıyla başlayan Suriye'deki çatışma, kısa sürede kanlı bir iç savaşa dönüşerek bölgesel ve küresel güçlerin dikkatini çekti. Suriye'deki en aktif dış aktörler arasında, Suriye topraklarındaki çeşitli hedeflere yüzlerce hava ve füze saldırısı düzenleyen İsrail yer alıyor. Bu saldırılar İran ve Hizbullah'ın nüfuzunu zayıflatmayı amaçlıyordu ancak ülkedeki zaten kırılgan olan durumu daha da istikrarsızlaştırdı.
Çatışmanın başlamasının ardından Suriye hızla farklı aktörler tarafından kontrol edilen birkaç bölgeye bölündü. Batı Suriye'nin büyük bir kısmı Beşar Esad'ın kontrolü altında kalırken, ülkenin kuzey ve doğu bölgeleri Kürt güçlerinin, isyancı grupların ve İslam Devleti (IŞİD) gibi aşırılıkçı örgütlerin eline geçti. Böyle bir ortamda İsrail, İran paramiliter güçleri ve Hizbullah'ın kaostan faydalanarak Suriye'ye yerleşmesini, üsler kurmasını ve Lübnan'a silah kaçakçılığı yapmasını bir fırsat olduğu kadar bir tehdit olarak da gördü.
Golan Tepeleri
Golan Tepeleri bu bölgedeki en tartışmalı toprak sorunlarından biri. İsrail, 1967 Altı Gün Savaşı sırasında Golan Tepeleri'ni işgal etti ve 1981'de ilhak etti; ancak ABD dışındaki uluslararası toplum bu ilhakı tanımıyor. İsrail açısından Golan'ın kontrolü, bölgede askeri üstünlük sağlaması ve ülkenin kuzey sınırlarını koruması açısından stratejik önem taşıyor.
Suriye çatışmasının ışığında İsrail güçlerinin Golan Tepeleri tampon bölgesinde çok sayıda operasyon gerçekleştirmesi, Arap ülkelerinin ve uluslararası kuruluşların kınamasına neden oldu. Raporlara göre İsrail askerleri, BM'nin uluslararası hukukun ihlali olarak nitelendirdiği 1974 anlaşmasının öngördüğü çekilme bölgesine girdi.
Suriye'de kimyasal silahlar
Suriye'de kimyasal silah kullanımı uluslararası toplum tarafından kınandı. En ünlü olay 2013 yılında Şam'ın banliyölerinde meydana geldi ve sarin gazı 1.400'den fazla insanı öldürdü. Bu olay, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün (OPCW) gözetiminde Suriye'nin kimyasal silahlarının ortadan kaldırılmasına yönelik ortak bir anlaşma imzalayan ABD ve Rusya'nın müdahalesine yol açtı. Suriye resmi olarak tüm kimyasal silah stoklarını teslim etmiş olsa da, çok sayıda araştırma Suriye güçlerinin çatışmalarda kimyasal madde kullanmaya devam ettiğini gösterdi.
İsrail operasyonları, Suriye'nin kimyasal silah üretim kapasitesinin yeniden canlanmasını engellemeyi amaçlıyordu. Bu operasyonlar sırasında İsrail'in aralarında silah geliştirme araştırma merkezlerinin de bulunduğu çok sayıda tesisi bombalaması, İsrail ile Suriye arasındaki gerilimi daha da artırdı.
Uluslararası tepkiler
İsrail'in eylemleri uluslararası toplumda çeşitli tepkilere neden oldu. ABD, İsrail'i İran tehdidine karşı savunmak için gerekli olduğunu savunarak İsrail operasyonlarını destekliyor. Öte yandan Katar, Suudi Arabistan ve İran gibi Arap ülkeleri de İsrail saldırılarını saldırı eylemi olduğu iddiasıyla kınadı.
Birleşmiş Milletler defalarca her iki tarafa da Golan tampon bölgesine ilişkin anlaşmaya uyma çağrısında bulundu. Ancak BM'nin uyarılarına rağmen İsrail askerleri güvenlik gerekçeleriyle gerekçe göstererek o bölgede operasyonlarını sürdürüyor.
Esad hükümetinin devrilmesinin ardından Suriye'deki çatışmanın dinamikleri çarpıcı biçimde değişti. İsrailli stratejistler, olayın Hizbullah veya diğer paramiliter gruplar tarafından doldurulabilecek bir iktidar boşluğu yaratabileceğine inanıyor. Bu nedenle İsrail sıklıkla, durum üzerinde bir dereceye kadar kontrol sahibi olmalarına olanak tanıyan "kontrollü kaos" politikasını tercih ediyor.
Gelecekte bölge daha da yoğun jeopolitik rekabetle karşı karşıya kalabilir. Esad rejimini destekleyen Rusya, Suriye'deki askeri üslerini korumaya çalışıyor. İran, İsrail'e karşı bir "direniş ekseni" oluşturmak isterken, ABD ve müttefikleri İran'ın nüfuzunu sınırlamaya çalışıyor. İsrail ise bu fırsatı güvenliğini güçlendirmek ve olası tehditleri önlemek için kullanıyor.